Guatr Hastalığı ve Tedavisi
Tiroid hastalıkları;
Tiroid bezinde nodül ne demektir?
Tiroid nodülünün ne önemi vardır?
Tiroid bezinde nodül hangi belirtileri verir?
Tiroid nodülünü incelemek için hangi tetkikler yapılır?
Tiroiddeki nodül kanser olabilir mi?
Tiroid nodülü her zaman ameliyat edilmeli midir?
Tiroid ameliyatından sonra yaşanabilecek en önemli olumsuzluklar nelerdir?
Bende tiroid nodulü bulunduğu ve ameliyat olmam gerektiği söylendi, bu bir hastalık mıdır?
Tiroid bezi boyunda nefes borusu ve gırtlağın hemen önünde yer alan bir organımızdır. Ana görevi tiroid hormonu denilen kısaca T3 T4 olarak adlandırılan bir salgıyı salgılamaktır.
Tiroid hormonu vücudumuzda pek çok organın düzenli çalışmasında rol oynayan adeta sürücü görevi gören bir hormondur. Tiroid hormonunun ne zaman ne miktarda salgılanacağı ise beyinden salgılanan TSH adlı başka bir hormonu aracılığı ile kontrol edilmektedir.
Ana görevi hormon salgılamak olan ve kontrolü yine hormonlarla sağlanan organlara endokrin organ adı verilmektedir.
Endokrin organlar kendilerini kontrol altında tutan diğer hormonların etkisi ile sürekli değişen yapısal özellikler içerirler. Örneğin salgıladıkları hormona ihtiyaç arttığında önce kendilerini kontrol eden hormonlar artar, bu hormonların etkisi ile uyarılırlar ve içerdikleri hücrelerin sayısı ve büyüklükleri artar. Hücrelerin içinde hormon üretim faaliyeti uyarılması ile hormon üretimi ve kana salınımı da artar. İhtiyaç azaldığında ise tam tersi olur.
İşte bu şekilde sürekli değişen düzeyde uyarılara maruz kalarak çalışan endokrin organlarda zamanla yapısal değişiklikler gözlenir ki tiroid bezinde kist veya nodül şeklinde ortaya çıkan oluşumlar bu sürecin sonucunda ortaya çıkan doğal sonuçlardır. Bir başka deyişle tiroid bezinde kendisini uayran hormonların etkisi ile gerçekleşen yapısal değişiklikler kendisini nodül olarak isimlendirdiğimiz ve kabaca normal dokudan farklılık gösteren yumru şeklinde büyümeler olarak tarif edebileceğimiz oluşumlara neden olur.
Tiroidimin büyümesi (guatr) veya nodül saptanması sağlığımı nasıl tehdit eder?
Tiroid bezinin büyümelerine guatr adı verilmekte olup iki şekilde karşımıza çıkabilir; Birincisi tiroid bezi tümüyle bir bütün olarak büyüyebilir ki buna diffüz guatr denilmektedir. İkinci olarak ise belli bir bölgesinde yumru veya topak şeklinde normal dokudan farklılık gösterecek şekilde büyüme olur. Bu ikinci şekildeki büyümeler daha sık görülmekte olup nodül adı verilmektedir. Bu nodüller sıvı veya katı içerikli olabilir veya her ikisini birden ihtiva edebilirler. Bazan da da jöle kıvamında kolloid olarak isimlendiren bir madde içerirler. Tiroid nodüllerinin büyük kısmı bezin maruz kaldığı hormonların etkisi ile oluşur ve zararsızdır. Ancak bazıları kanser hücreleri içerebilir veya kontrol dışı hormon salgılayarak bazı hastalıklara neden olabilir. Tiroid nodüleri sağlıklı bireylerde de oldukça sık görüldüğü için hangi durumda tedavi gerektireceği önemli bir konudur. Bu yüzden tiroidde nodül ile karşılaşıldığında nodüllerin sayısı ve büyüklükleri, içeriğinin sıvı mı yoksa katı mı olduğu, sertlik derecesi, çevre dokulara bası belirtilerinin olup olmadığı ve kanda tiroid hormon düzeyleri gibi faktörler değerlendirilerek tedavi ile ilgili karar alınmaktadır.
Tiroid bezinde nodül hangi belirtileri verir, ben anlayabilir miyim?
Dışarıdan fark edilemeyecek kadar küçük nodüller hiç belirti vermeyebilir. Nodül yeterince büyük ise boynun ön kısmında özellikle ayna karşısında yutkunma sırasında görebilirsiniz. Ayrıca çok fazla büyümüş bir veya daha fazla nodülün nefes borusunu sıkıştırması ile nefes alıp vermekte güçlük, yemek borusu ve yutağa baskı yapmasıyla yutma zorluğu ilk belirtiler olabilir. Tiroid nodülünden aşırı tiroid hormonu salgılandığında ise toksik guatr veya hipertiroidi olur ve buna bağlı belirtiler ortaya çıkar. Bunlar çarpıntı, ellerde titreme, uykusuzluk, sinirlilik, zayıflama, sıcağa tahammülsüzlük gibi belirtilerdir.
Tiroid nodülünü incelemek için hangi tetkikler yapılır?
Doktorunuzun ilk yapacağı işlem boynunuzu ve tiroid bezinin bulunduğu alanı muayene etmektir. Daha sonra ultrasonografi ile tiroid bezindeki büyümede nodüllerin payı, varsa nodüllerin sayısı ve büyüklükleri, içeriklerinin sıvı mı yoksa katı mı olduğu incelenir. Kanda tiroid hormon düzeyinin bakılması ile de tiroid bezinin çalışması değerlendirilmiş olur. Gerekirse bu incelemelere tiroid sintigrafisi ve iğne biyopsisi de eklenir.
Tiroiddeki nodül kanser olabilir mi?
Boyun muayenesi ve ultrason ile elde edilen bulgular bu konuda bize yol gösterici olur. Tüm tiroid nodüllerinde kanser olma ihtimali yaklaşık % 5-10 civarındadır. Katı içerikli nodüllerin kanser olma ihtimali sıvı içerikli olanlara göre daha yüksektir. Çok genç yaşta veya çok ileri yaşlarda ortaya çıkan, yakın zamanda hızlı büyüme göstermiş katı içerikli nodüllerde bu şüphe daha da kuvvetlenir. Tiroiddeki bir nodülün kanser olup olmadığını anlamakta kullanılan en iyi metod iğne biyopsisidir. Bu yöntemde dışarıdan ince bir iğne batırılarak nodülden alınacak hücre örnekleri deneyimli bir patolog tarafından incelenir. İnce iğne biyopsisi adı verilen bu işlemin ultrasonografi rehberliğinde yapılması doğruluğunu ve güvenirliliğini daha da artırır.
Tiroid nodülü tesbit edilen bir kişide hangi durumlarda ameliyat gerekir?
Tiroid bezinde nodül şeklinde büyüme olduğunda bunun kendiliğinden küçültecek veya yok edecek etkili bir ilaç henüz yoktur. Buna karşılık her nodülü de mutlaka ameliyat etmek gerekmez. Herhangi bir şikayete sebep olmayan, iğne ile alınan doku örneğinde normal tiroid hücrelerinin görüldüğü, çok büyük olmayan nodüller takip edilebilir. Ameliyat gerektiren durumlar ise aşağıdaki şekilde özetlenebilir;
1- Çok sayıda ve büyük nodüller nedeniyle tiroid bezi ileri derecede büyümüş ve yemek borusu, nefes borusu gibi çevre organlara baskı yapar hale geldi ise
2- Tiroid nodülü kontrol dışı hormon salgılayarak kanda tiroid hormonunun yükselmesine ve buna bağlı belirtilere neden olursa, yani hipertiroidi veya toksik guatr durumunda
3- Yapılan iğne biyopsisi ile alınan örnekte nodül içindeki hücrelerin kanser ile ilişkilendirilebilecek özellikler taşıyıp taşıması halinde.
Tiroid ameliyatı olmam gerektiğinde beni neler bekliyor?
Tiroid ameliyatı planlanan hasta genellikle ön hazırlıkları yapılmış olarak ameliyat günü yatırılır. Ameliyat süresi yapılacak işleme ve hastaya ait özelliklere göre değişmekle birlikte 45 dk ile 2 saat arasında değişmektedir. Çoğu hastamız ameliyat sonrası 6-8 saat içinde ayağa kalkabilir ve ağızdan beslenebilir ve ertesi gün evine gidecek hale gelir. Evde günlük işilerini ve kendi bakımını rahatlıkla yapar ve arzu ederse 7-10 gün içinde aktif iş hayatına dönebilir.
Tiroid ameliyatı planlanırken doktorunuzla paylaşmak istediğiniz sorularınız olacaktır;
1.Ameliyatım ne büyüklükte olacak?
Tiroid ameliyatı sırasında tiroidin sağ ve sol kısımlarından her ikisi de çıkarılabilir veya bazı hallerde tek tarafının çıkartılması tercih edilebilir. Bu konuda karar verilirken ameliyat nedeni olan tiroid hastalığının türü, yerleşimi gibi özellikler göz önüne alınarak karar verilir. Fakat burada en önemli husus ameliyatla çıkarılacak olan tarafta geride doku bırakılıp bırakılmayacağıdır. Eskiden daha güvenli, tehlikesiz olacağı düşüncesi ile tiroid dokusunun büyük kısmı çıkartılırken nefes borusuna yapışık ve biraz sonra bahsedeceğimiz ses tellerine giden sinirlerle yakın komşuluk halinde olan kısımları yerinde bırakılırdı. ‘Subtotal tiroidektomi’ adı verilen bu işlem sonrası kalan tiroid dokusu zamanla büyüyerek tekrar aynı rahatsızlığı verebileceği gibi kanser nedeniyle yapılan ameliyatlar için yetersiz kalmaktadır. Bu yüzden artık tiroid dokusunun hangi tarafta olursa olsun mümkünse tamamının çıkartılması, geride tiroid dokusunun bırakılmaması tercih edilmektedir. ‘Total tiroidektomi’ adı verilen bu ameliyat şekli cerrah açısından bir öncekine göre daha titiz çalışma ve beceri gerektirmektedir. Bu konunun ameliyatınız planlanırken doktorunuzla konuşulması ve detaylı bilgi alınması yerinde olacaktır.
2.Ameliyattan sonra ses problemi yaşayacak mıyım?
Tiroid bezinin hemen arkasında ve nefes borusunun iki yanında sağ ve solda birer tane olmak üzere ses tellerinin çalışmasını sağlayan sinirler bulunmaktadır. Ameliyat sırasında bu sinirlerin zedelenmesi ses tellerinin işlevini yitirmesine ve ses kısıklığına sebep olabilir. Ayrıca seyrek te olsa nefes alamamaya, hatta nefes alınabilmesi için boğaza delik açılmasına yol açabilir. Bu durumun önlenmesi için en güvenli yol cerrahın ameliyat sırasında bu sinirleri görerek ve koruyarak ameliyatı sürdürmesidir. Böylece oluşabilecek sinir hasarı ihtimali yok denecek seviyeye indirilir. Ses tellerini yöneten bu sinirler bazan tiroid bezine çok yapışık olarak seyreder ve ameliyatta bu yapışıklıkların ayrılması esnasında zedelenebilir. Sinirin bütünlüğü bozulmadan sadece örselenmesine bağlı geçici fonksiyon kaybı ile hafif derecede ses bozukluğu oluşabilir ancak bu durum 4-6 hafta içinde düzelecektir. Bazı durumlarda, özellikle ileri evre tiroid kanseri olgularında, bu sinirler kanserli doku tarafından sarılmış olabilir ve ameliyat sırasında kanseri çıkartabilmek için feda edilmeleri gerekebilir. Bir diğer husus ta daha önce tiroid ameliyatı olmuş ancak tiroid dokusu tümüyle çıkartılmamış ve kalan dokudan tekrar büyüme olmuş olan olgularda ameliyat bölgesinde yapışıklıklar olacağından bu sinirlerin bulunarak korunması güç olabilir ve sinir hasarı ihtimali yükselir. Bu konuların ameliyat öncesi konuşulması ve muhtemel riskler ile ilgili yeterli bilgi verilmesi önemlidir.
3.Ameliyat sonrası el ve ayaklarda kasılmalar olabildiğini duydum. Doğru mudur?
Tiroid bezinin hemen arkasında sağ ve solda ikişer tane olmak üzere toplam dört adet ‘paratiroid’ adı verilen yaklaşık mercimek büyüklüğünde bezler vardır. Paratiroid bezleri salgıladıkları hormon ile vücutta kalsiyum dengesinin düzenlenmesini sağlarlar. Paratiroid bezlerinin tiroid bezine çok yakın konumda olması ameliyat sırasında zedelenmesine ve bir süre yeterli fonksiyon görmemelerine yol açabilir. Bunun sonucunda da ameliyat sonrası kalsiyum eksikliğine bağlı el ve ayaklarda uyuşma ve kasılmalar olur. Bu durum genellikle geçicidir ve 1-2 ay içinde düzelir. Bu süre zarfında kalsiyum dengesini düzenleyici ilaçlarla kolaylıkla kontrol edilmektedir.